19 Eylül 2015 Cumartesi

Dogo Argentino Fiziksel Özellikleri ve Karakteri (Dogo Argentino Physical Features and Character)



Dogo Argentino yeryüzündeki en yeni köpek ırklarından biridir. Bu köpek Arjantinlilerin ulusal övünç kaynağıdır ve onunla en az futbol ve tango kadar gurur duyarlar. Birçok köpek ırkının aksine, Dogo'nun hikayesi "Bu köpek ırkının hikayesi tarihin derinliklerinde saklıdır..." cümlesiyle başlamaz. Tam tersi, Dogo'nun tarihi oldukça yenidir ve çok iyi bilinmektedir.


Irkın yaratıcısı Prof. Dr. Antonio Nores Martines bir genetik uzmanı ve tutku dolu bir avcıydı. 20.yy başlarında Arjantin'de av düpedüz tehlike demekti, çünkü gerek uçsuz bucaksız kayalıklar ve çalılıklardan oluşan arazi, gerekse de tehlikeli hayvanlar (puma, jaguar ve avrupa yaban domuzu) her avı gerçek maceraya dönüştürüyordu.
Dünyadaki hiçbir köpek bu koşullarda avlanamıyor, denendiklerinde ise kendileri "av" oluyorlardı.

dogocreatorantonio.jpg   dogoargentino.jpg
Antonio Martines'in hayali av içgüdülerine sahip olan, uzun mesafeleri koşabilen, iyi koku alabilen, bir pumayla teke tek dövüşüp onu alt edebilecek kadar güçlü, dövüş sırasında alabileceği yaralar yüzünden mücadeleyi bırakmayan ama aynı zamanda ve en önemlisi de insanlara ve diğer köpeklere karşı gereksiz agresiflikten yoksun bir köpek cinsi yaratmaktı.

Antonio Martines'in hayalini kurduğu köpeğin özellikleri yeryüzündeki hiçbir köpekte birarada yoktu. İstediğini elde etmek için birçok köpek cinsinin en iyi özelliklerini biraraya getirmesi gerekiyordu. Karşısındaki işin çok uzun, yorucu ve belki de imkansız olduğunu biliyordu, ama başaracak olursa bütün dünyayı hayrete düşürecek bir köpek cinsinin ortaya çıkacağını da çok iyi biliyordu.

Yeni ırkın temeli olarak Perro de Pelea'yı (Beyaz Kordoba günümüzde soyu tükenmiştir) aldı.Buna tam 9 farklı köpek ırkı ekledi ve uzun yıllar sonunda amacına ulaştı. Kullandığı bütün köpekler safkandı ve çiftleşmeler sonucu doğan yavrular arasından en elitlerini seçiyordu.


Seçilen ırklar da tabii ki dikkatli inceleme sonunda belirleniyordu.

1. Bir puma veya yaban domuzuna yetişmek ve ona saldırmak için hızlı ve cesur köpeklere ihtiyaçları vardı ve Antonio Nores Martines ve kardeşi Avgustin Nores Martines'e göre bu köpek İrlanda Kurt Tazısı'ndan başkası olamazdı..



2. Elde edilen köpeğin büyüklüğünü korumak ve kas yapısını daha da geliştirmek için İspanyol Mastifi kullandıkları bir sonraki cins oldu.




3. Avrupa'daki en popüler av köpeklerinden biri olan Pointer mükemmel koku alma duyusunu verdi.



4. Bulldog'un geniş göğsü, yere sağlam basışı ve gözüpekliği, kardeşlerin yeni cins için seçtikleri diğer özelliklerdi.



5. Boyut olarak biraz küçük olmasına rağmen "Köpeklerin Gladyatörü"Bullterrier cesaret, korkusuzluk, çeviklik özelliklerini verdi.



6. Kafa tasını ve genel olarak bütün iskeleti güçlendirmek ve büyütmek için Danua tercih edilen bir sonraki cins oldu.



7. Dünyanın en güçlü köpek çenelerinden birinin sahibi Dogue de Bordeaux (Fransız Mastiff'i de denir) yeni cinsin zaten güçlü olan çenelerini biraz daha geliştirdi.



8. Arjantin pampaslarında avlanmak için kolaylıkla seçilebilen bir renk olan beyaz için Pirenei Dağ Köpeği kullanıldı.



9. En son kullanılan cins olan Boxer yeni cinse sağlam psikoloji ve canlılık verdi.



breedsindogo.jpg



Artık sonuca ulaşılmıştı. Yeni köpek bütün beklentileri karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda çok üstün birkaç özellik daha sergiliyordu.





Ne yazık ki 1956 yılında Prof. Dr. Antonio Nores Martines trajik bir kaza sonucu hayatını kaybetti ve ortaya çıkan bu yeni köpek ırkının Uluslararası Köpek Federasyonu (FCI) tarafından resmen tanınmasını (1964) göremedi.

Kardeşi Agustin bu cinsin popüler hale gelmesi için elinden geleni yaptı ve onun sayesinde bu yeni ırk yok olmaktan kurtuldu. Gittiği her yere yanında Dogo Argentino yavrularını götürüyor ve oradaki üst düzey kişilere hediye ediyordu. Daha sonra Arjantin'in Kanada'daki büyükelçisi olarak Kuzey Amerika'ya gittiğinde yine yanında birkaç Dogo götürerek köpeğin orada da tanınmasını sağladı.

agustin.jpg     agustinwithhuntingpack.jpg


Dogo Argentino pek havlayan bir köpek türü değil. Bunun sebeplerinden onun avcı oluşunu ve kendine olan güvenini gösterebiliriz. 

Dogo sessiz avcıdır ve sessizce, süratle ve acımasızca saldırır. Aynı zamanda Dogo kendi gücünün farkındadır ve bu nedenle kendini kolay kolay tehdit altında hissetmez, dolayısıyla da agresifleşmez. Köpek kavgalarının çoğunda kavgayı provoke eden, yani başlatan Dogo değildir (hepsini o bitirse bile!) Kısacası, Dogo gereksiz yere havlamaz. Maalesef, gerektiğinde bile havlamayabilir: bahçenize girmeye çalışan hırsızı veya davetsiz misafiri havlayarak uyarmak ve korkutmak, böylece onun uzaklaşmasını sağlamak yerine sessizce bir köşede pusuya yatıp kurbanını bekleyebilir. Sonucu tahmin edebiliyorsunuz herhalde!!! Çok büyük trajediye yol açılabilir. 

Belki duymuşsunuzdur, bekçi köpekleri için şöyle bir benzetme vardır: "Bir Dobermann koruduğu binaya insanı asla sokmaz, Rottweiler ise içeriye sokar ama dışarıya çıkartmaz." Burada benzetme yapacak olursak Dogo da insanı içeriye alıp orayı kendi av alanına çevirir!





FİZİKSEL ÖZELLİKLER

Görünüm : 
Erkekler genellikle 62 - 68 cm,dişiler 60 - 65 cm olurlar. Kilo 40-50 arası değişir. 

Kafatası : Masif ve yuvarlak.Kafanın yuvarlak şekli,çeşitli farklı kaslar tarafından oluşturulmaktadır. 

Burun :Kafatası ile aynı uzunluktadır.Kafa şekli yandan bakıldığında güçlü kaslar tarafından oluşturulmuş yuvarlak bir yapıya sahiptir.Burun ucuna doğru hafifçe yukarı doğru bir kavis vardır.Diğer bir deyişle dogo argentino köpek kafası benzeri kafave av köpeği burnu benzeri bir kafa yapısına sahiptir.
 Gözler :Koyu veya badem renklidir.Ağır gözkapakları vardır.Göz etrafındaki pigmentasyon siyah veya renksizdir.Gözler arası mesafe düzgün olmalıdır ve köpeğe canlı,zeki aynı zamanda sert bir bakış kazandırmalıdır. 

Çene :Çene düzgün orantılı ve geniş dişlerle güçlü olmalıdır.Önemli bir özellik bütün dişlerin birbirine benzemesi ve düzgün bir dizilim göstermesidir.Köpekte her iki çenede de diş kaybı veya benzeri bir defekt bulunmamalıdır.Önemli bir özellik de 4 adet köpek dişinin belirgin dercede büyük ve av yaparken mükemmel bir şekilde üstüste kapanmasıdır. Burun Siyah ve burun ucuna doğru yukarıya kavislenmelidir.Burun delikleri geniş olmalıdır. Kulak Kafatasının tepesine yerleşik olmalı ve tamamen düşük veya yarı-kalkık olmalıdır.Kulak şekli üçgen olmalıdır. 

Dudaklar :Dudaklar kuru olmalı ve sarkık olmamalıdır.Dudak kenarları siyah pigmente olmalıdır.Kafatasının arkasındaki yumru belirgin olmamalıdır.Güçlü kaslar ve tendonlar sebebi ile bu yumru görünmemelidir. 

Boyun :Güçlü ve kavisli olmalı fakat kesinlikle zarif olmalıdır.Boyundaki deri kalın ve bulldog ve mastiflerdeki gibi buruşuk olmalıdır,bull terrierlerdeki gibi gergin ve düz olmamalıdır. 

Belkemiği :Ön tarafta yüksek olmalı,arakaya doğru alçalmalı,ve kalçalarda hafifçe kavislenmelidir. 

Ön Bacaklar :Düz ve kalın olmalıdır,kısa ve sıkı parmaklara sahip olmalıdır. 

Bel :Ciddi derecede kaslıdır. 

Arka Bacaklar :Ciddi derecede kaslı ve köşelidir.Ayaklar sıkı olmalıdır ve kurt tırnağı olmamalıdır. 

Kuyruk :Kalın ve uzun olmalıdır.Doğal halinde aşağı sarkıktır.Aksiyon anında kuyruk yukarı kalkar ve devamlı sağa sola salınım yapar. Dogo argentino büyük avların köpeğidir.Standartların altındaki değerler,köpeği ava çok daha az uygun hale getirmektedir.Erkeksi görünümlü bir dişi veya 60 cm altındaki bir dişi diskalifiye edilmelidir. Tüyler Dogoların düz kısa sade bir yapıda olan tüylerinin ortalama uzunluğu 1.5 ila 2 cmdir. Farklı iklimlere göre çeşitli yoğunlukta ve kalınlıkta olabilir. Tropkial iklimlerde derisi seyrek ve incedir. Soğuk iklim­lerde ise derisi biraz daha kaln ve yoğun olabilmektedir. 

Rengi: Postu tamamen beyazdır. Yama sadece kafasının %de 10 undan daha fazlasını kaplamayacak şekilde gözlerden birinin etrafında siyah veya koyu renkte tek bir parça seklinde olabilir. Irk yarışmalarında eşit statüde olan İki Dogodan hakem genelde yaması olmayanı tercih etme eğilimindedir 

Yürüşü / Hareketi: 
Çevik ve sağlam; herhangi bir şeye ilgi gösterirken duruşunda belirgin bir değişiklik dik bir konuma geçme ve refleksleriyle çok hızlı tepki verme bu ırk için genel bir durumdur. Sakin yürüyüşü geniş adımlarla koşması, ön ayaklarını iyi bir şeklide kaldırması ve güçlü arka ayaklarıyla kendini ileriye doğru itme Koşma sırasında tüm gücünü sergileyerek tüm enerjisini gösterir Dört bacağı da basit birbirlerine paralel adımlar atar. Yavaş yavaş sallanarak yürümesi olağan karşılanmaz ve ciddi bir hata olarak kabul edilir. 

Davranışı ve Huyu : Neşeli, samimi. gösterişsiz, dost canlısı, fazla havlamayan, her zaman gücünün bilincinde bir hayvan. İnatçı tutumuyla da aynı cinsiyetteki. özellikle erkek dogolar arasında yaşadıkları bölge için sürekli bir yarış içinde olurlar Avcı olarak da uyanık, sestiz, cesaretli ve korkusuzdurlar.

Egzersiz İhtiyacı :Avcı bir ırk olan Dogo Argentino'nun günlük egzersiz ihtiyacı oldukça fazladır. 

Bakımı :Kısa ve tek tabakalı olan tüylerin bakımı oldukça kolaydır. Köpeklere özgü kokusu yoktur. Uzadığında kolayca içe kıvrılan tırnakların bakımına özen gösterilmeli ve düzenli olarak kısaltılmalıdır. Bu ırk orta derecede tüy döker. 

Yaşam Ortamı :Dogo Argentino egzersiz ihtiyacını karşılayabileceği küçük bir avluya ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacını karşılayabileceği bahçeli bir apartman dairesinde yaşayabilir. Bahçede kalabilir ancak dondurucu soğuklarda mutlaka kapalı bir yerde olmalıdır. Ilıman iklimleri sever. 

Önemli Orantılar :
FCI tarafından Standart bir Dogo'nun orantıları su şekilde tanımlanmıştır .Mezaforik bir hayvan olarak vücudun hiçbir parçası çıkıntılık yapmaz ve uyumlu ve dengeli bir vücut yapısı vardır. Omuz başı yüksekliği sağrı yüksekliğine eşittır. Göğüs kafesi derinliği omuz başı yüksekliğinin yüzde 50' sine eşittir. Vücudunun uzunluğu omuz başı yüksekliğinden yüzde 10 fazladır. 



KARAKTERİ

Dogo Arjantin harika bir bekçi köpeği olarak faydalanılan bir köpek olarak dikkat çekmektedir.Ailesine aşırı şekilde bağlıdır.Son derece akıllı köpeklerdendir.Çocuklarla genelde arası iyidir.Öpülmeyi, kucaklanmayı her zaman sever.Eğitim konusunda cevap versede dominant bir sahip ister. Oldukça zeki olan bu ırk kolay eğitim alır. Ancak güçlü olan bu ırkın kuralcı ve tutarlı bir sahip tarafından yetiştirilmesi gerekir. Yetişkinleri agresiflik göstermekle birlikte genellikle uyarılmadıkları sürece saldırganlık ve meydan okuma gibi bir davranış göstermezler. Dogo Argentino herkes için uygun bir seçim olmayabilir. Dominat ve etkin bir avcı karakteri vardır. 

Kurallar her zaman onun için önemlidir.Yetişkin olduklar zaman asabi olma durumları oluşabilir.Saldırgan çoğunlukla değillerdir ama onlara meydan okuma, uyarma gibi durumlarda saldırganlık hali her köpek gibi Dogolarda gösterir.

Dogo Argentino Özellikleri sebebinle herkese uygun bir köpek değildir.Uzun zaman avcılık konusunda bu köpekten faydalanılmıştır iyide avcıdır.Uygun yavru uygun eğitim almalıdır.Yavru dönemlerinden itibaren birlikte bulundurulduğu taktirde diğer petlerle iyi anlaşabili. Irkın sosyalleştirilmesine ve itaat eğitimlerine erken dönemlerde başlanmalıdır.

16 Eylül 2015 Çarşamba

Beagle Özellikleri (Beagle Features)

Beagle'lar, sosyal köpekler olma özellikleriyle bilinirler. Zaten tüm dünya’da Beagle cinsi olan köpeklere televizyon dünyasından dolayı hepimizin göz aşinalığı da vardır.
Hayat dolu ve enerjiktirler. Köpeğin enerjisini rahat harcayabilmesi ve yalnız kalmaması için yanına bir tane daha arkadaş olarak Beagle alınabilir ama iki Beagle sahibi olmak -özellikle şehir hayatında ve apartmanda yaşayanlar için- büyük zorlukları beraberinde getirir.

Evde bir küçük canavar olması yerine iki küçük canavar olması, eşyalarınızın kırılma oranını da ikiye katlayabilecektir. Bahçeli ve geniş evler için ideal ev hayvanlarıdır. Bu yüzden, sessiz sakin bir köpek sahibi olmak isteyenlerin Beagle’a yaklaşmaması gerekir. Eğer enerjik ve hayat dolu bir köpek istiyorsanız ve köpeğiniz uzun uzun vakit geçirip eğlenmek peşindeyseniz Beagle sizin için biçilmiş kaftandır.
Beagle Puppy
Beagle Puppy
Beaglelar yaşlılara ve tembellere uygun köpekler değillerdir. Çünkü yaramazdırlar ve hiperaktiviteleri onları diğer cins köpeklerden ayıran en önemli özellikleridir. Sahibinin de en az kendisi kadar enerjik ve oyun oynamaya meraklı olmasını isterler.
Aynı zamanda çok da meraklı köpeklerdir. Çok iyi koku alan burunları sayesinde yaşadıkları çevrede her şeye burunlarını sokmak ve araştırmak isterler. Bu sebepten bahçeli evde dahi; Beagle beslemek isteyen kişilerin bahçelerindeki zehirli ot ve benzeri şeylere karşı dikkatli olmaları ve etrafta zehirli olabilecek her şeye karşı köpeğin onları yemesi ihtimali göz önünde bulundurularak temkinli yaklaşmaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra bir aile için de oldukça iyi bir dost olabilirler ve kendilerini ailenin bir ferdiymiş gibi kabul ettirebilirler. Küçük çocuklarla ve diğer cins köpeklerle iyi anlaşabilen sevecen bir köpek olmasına karşın küçüklüğünden itibaren beagle eğitimi almalı evde kedi ve benzeri başka ev hayvanları ile sosyalleşmemişse yalnız bırakılmamalıdırlar.
Beagle Yavrusu
Beagle Yavrusu
Yavru Beagle‘ın eğer uslu bir köpek olmasını istiyorsanız bunu başarmak için sıkı bir biçimde terbiye etmeniz gerekir. Çünkü bu cins köpekler burunlarının dikine gitmeye eğilimlidirler. Ancak bunun sebebi genelde size beslediği sevgiden ve sadıklığından kaynaklanır. Ona bağırıldığında inat etmeleri ve uslanmayarak daha kötü davranabilmeleri sevgi doluluğundan kaynaklanır. Sessiz bir köpek değillerdir. Sık sık da uluyarak sizi yatağınızdan kaldırabilirler. Tasmasız dolaştırılması ise sakınca arz etmektedir. Çünkü Beagle’lar diğer cins köpeklerin ve hayvanların peşine takılmaya bayılırlar.
GÖRÜNÜŞÜ
Beagle cinsi köpekler kaygan ve kısa tüylü bir kürke sahip köpeklerdir. Bu sebepten tüylerinin bakımı diğer türlere nazaran çok kolaydır. Çok fazla tüy dökmez bu sebepten, tıraş ihtiyaçları yoktur. Gerektiğinde yıkanabilir.
Tüyleri kızıl – beyaz, turuncu – beyaz, sarı – beyaz olmak üzere üç renk grubuna ayrılır.
Beagle türü kendi içinde de iki cinse ayrılır. Bu ayrım tüyleriyle alakalıdır. Birinin kürkü düz fakat tüyleri ince değildir bir diğerinin ise tüyleri daha karışıktır.
Kafatası geniş ve yuvarlak; ağzı burnu düz ve kare biçimindedir. Geniş burun delikleri onlara iyi koku almalarını ve avcı köpeği olma özelliğini kazandırır. Beagle av köpeği olarak halen yaban tavşanı, bıldırcın ve sülün avında kullanılmaktadırlar ve bu konuda uzmanlaşmışlardır. Burunlarının koku alma duyuları hassas olduğundan narkotik köpeği olarak da kullanılabilirler.
Uzun, sarkık ve geniş kulakları vardır. Yuvarlak, güçlü ve geniş ayakları vardır. Bu sayede çevik ve uzun süre yorulmadan koşabilir. Küçük yapıda köpeklerdir.
Omuz yükseklikleri erkeklerde 36 – 41 cm dişilerde ise 33 – 38 cm olarak değişiklik gösterebilir.
Ağırlıkları erkeklerde 10 – 11 kg, dişilerde ise 9 – 10 kg arasında değişir.
Şekli pek fazla değişmediği ve boyları küçük kaldığı için maalesef sıklıkla tıbbi deneylerde kullanılabilirler. Sağlıklı bir Beagle cinsinin 12 – 15 yıl arasın yaşam süresi değişmektedir.
Ilıman iklim köpeğidirler. Soğuk havaya karşı yatkın değildirler. Kökeni İngiltere’dir ve tazı cinsi bir köpektir. Bu cins muhtemelen Elizabeth çağında Harrier ile Eski İngiliz Tazısı’nın çiftleştirilmesiyle geliştirilmiştir Elizabeth Beagle olarak da adlandırılırlar.
Beagle

8 Temmuz 2015 Çarşamba

Köpekler ve kedilerde tüy dökülmesi (Hair loss in dogs and cats)


Tüy dökümü tüm köpek ırkları için geçerli ve hatta sadece köpekler için değil, aynı şekilde tüm kediler için de geçerli bir sorundur. Bu nedenle tüy dökülmesini incelerken, sadece tek bir ırk ile sınırlı kalmak değil, tümünü bir çerçevede değerlendirmeye çalışmak daha doğru olacaktır.
En başta belirtmeliyiz ki, tüy dökülmesi her zaman bir hastalığın habercisi veya sonucu olabilir. Bu nedenle tüy dökülmesinin nedeninin belirlenmesi ve çözümü için en iyi ve gerekli yol, veteriner hekiminize köpeğinizi muayene ettirmek ve onun önerileri doğrultusunda hareket etmektir. Bizim bu yazıda anlatacaklarımız, tamamen sağlıklı ve veteriner hekimi kontrolü altında olan hayvanlara yöneliktir. Hiç veteriner hekimine gitmiyor, aşı vb. aksatıyor ve tüy dökümünden şikayet ediyorsanız, bu yazıyı okumanızın bir yararı yoktur, önce hekiminize gidiniz.
Aslında ilk önce bilinmesi gereken şey, nasıl ki her insanın saçı az veya çok ama illaki dökülüyorsa, her hayvanın tüyü de dökülecektir. Bizim burada irdeleyeceğimiz ve çözüm bulmaya çalışacağımız konu, hayvanın tüy dökülmesini tamamen kesmek değil -ki bu mümkün değil- , dökülen miktarı en aza indirmek olacaktır.
Öncelikle bir hayvanın tüy dökülmesinin arttığı ve bunun normal olduğu bazı durumlar vardır. Bu dönem ve durumlarda ne yaparsanız yapın normalden daha fazla tüy dökülmesi olacaktır. Başta bunları konuşalım ve bilelim ki aşağıda anlatacaklarımız işe yaramıyor gibi görünmesin. Hayvanların aşırı tüy döktükleri dönemler ; Kızgınlık dönemleri, ergenliğe geçiş dönemi, mevsim değişimleri, stres altında kalınan durumlar, hastalık vb. durumlar olarak özetlenebilir.
Doğal olarak her kılın bir ömrü vardır ve bu süre sonunda tüyler canlılığını yitirir ve dökülür. Dökülen bu ölü tüylerin yerine yenisi çıkar. Genellikle yılda iki kez özellikle bahar aylarında görülen aşırı tüy dökülmeleri kimi zaman tüm yıl boyunca sürebilir. Ancak normal sayılan bu dökülmeleri patolojik tüy dökülmelerinden ayırt etmek gerekir. Normal olarak ölü tüyler mat, kabarık ve cansızdır ayrıca elle çekildiğinde kolayca yerinden çıkar. Bazen öbek öbek olan bu kıl dökülmesine karşın deride her hangi bir lezyon ve tüylerde açılma yoktur.

Köpeklerde mevsimsel olarak tüy değişimi dışında bazen takılan tasmanın sürtünmesine bağlı olarak mekanik bir tüy dökülmeside söz konusudur.İri ırk köpeklerde özellikle dirsek bölgesinde şekillenen tüy dökülmeleri de mekanik olarak sürtünme nedeniyle şekillenir ve normal kabul edilir. 
Eğer yazdan kışa veya kıştan yaza geçiliyorsa, hayvanınız bu yeni gelen mevsime ayak uydurabileceği yeni tüylere ve tüy yoğunluğuna geçmek için, eski tüylerini yoğun bir şekilde dökecektir. Bu dökülmeyi en çok Sibirya Kurdu diye bilinen Husky (Siberian Husky) ve Alaska Malamutu (Alaskan Malamute) ırklarında en iyi gözlemleyebilirsiniz. Bu ırklar mevsim geçişlerinde kalça kısımlarındaki (arka butları üstü) neredeyse tüm tüyleri değiştirler. Elinizle tüyleri almak istediğinizde büyük yumaklar halinde tüy kopmaları görülebilir, normaldir. Aynı şekilde mevsim geçişlerinde tüm hayvanlar yeni mevsime ayak uydurabilecek şekilde tüy değişimini az veya çok yaşarlar. Bu dönemlerde tüy dökülmesinde artış normaldir.
Yine hayvanlar, kızgınlık dönemlerinde, yani çiftleşme isteğinde oldukları dönemlerde de daha fazla tüy dökerler. Bunu yine başka bir etken olarak gösterdiğimiz stres ile de bağdaştırabiliriz. Kızgınlık dönemlerinde daha agresif, daha stresli oldukları için tüy dökümünde artış gözlenecektir. Buna ek olarak ergenliğe geçiş döneminde de nasıl ki diş değişimleri yaşanıyorsa, tüy değişimlerinin de yaşanması normaldir. Özellikle alman kurdu yavrularının tüy renkleri sorulduğunda genellikle tüy değişiminin beklenmesi ve sonrasında bakılmasının söylenmesinin nedeni budur. Yavru alman kurdunuzdaki beyaz tüylerin, eğer safsa, ergenliğe geçişten sonra gerçek rengini aldığını görebilirsiniz. Bu da tüy değişiminin bir kanıtıdır.
Ek olarak stresli durumlarda da hayvanların tüy dökülmesi artacaktır. Bu stres durumlarını; hayvanınızı hiç alışık olmadığı bir yere götürmeniz, yalnız bırakmanız, aç kalması veya susuz kalması, çok kalabalık ortamlar, veterinere gittiği zamanlar, başka bir hayvanla karşılaşma ve korku durumları vb. olarak açabiliriz.
Son olarak tüy dökülmesinin arttığı en önemli ve dikkat edilmesi gereken durum ise hastalıktır. Tüy dökülmesindeki ani artışlar, lokal, yani bölgesel dökülmeler bir hastalığın habercisi olabilir. Bu nedenledir ki veteriner hekiminizi rutin aralıklarla ziyaret etmeniz ve bu gibi tüy dökülmelerinde ani artış gözlemlediğiniz durumlarda da hekiminize gitmeniz çok önemlidir.
Tüy dökülmesinin normal olarak artacağı durumları anlattıktan sonra, asıl anlatacağımız, tüy dökülmesini azaltma ve çözümleri anlatmaya geçebiliriz. Bu noktada tekrar belirtelim ki, tüm hayvanlar az veya çok tüy dökerler. Asla hiç tüy dökmeyen hayvan olamaz. Hiç tüysüz olarak bilinen bir kedi türü olan Devon Rex ırkı kedinin bile aslında tüyleri vardır ve döküyordur.
Mesela bir Alman çoban köpeğinin  günde ortalama 100 tüy döktüğünü kabul edelim. Anlatacaklarımızla bu miktarı ortalama 20 'ye düşürebilirsiniz. Tabiki asla 0 a düşmez, ancak tüy dökülmesindeki %80 azalma çok iyi bir ilerleme olacaktır.
Bu azalmayı yakalamak için yapmanız gerekenler;
  • Doğru Beslenme ve Destek
  • Doğru Bakım, Eğitim ve Ortam
  • Doğru Tarama ve Yıkama
  • Doğru ve Zamanında Aşılama, İlaç Kullanımı
Madde madde açıklayayım ;
 1- Doğru Beslenme ve Destek : Tüy sağlığının en büyük etkenlerinden ilki doğru beslenme, doğru ve kaliteli mama seçimidir. Köpeğinize vereceğiniz mama, onun için en uygun ve en doğru mama olmalıdır ki tüy dökülmesi azalsın. Mamalar normal (market maması), premium (pet shop maması), super premium (pet shop ve klinik maması) ve High Premium (veteriner kliniği maması) olarak sınıflandırılabilir. Anlayacağınız gibi high premium en kaliteli, normal ise en kalitesiz mamadır. Bu durumda ters orantılı olarak en kaliteli mamada tüy dökümü en az, en kalitesiz mamada ise tüy dökümü en fazla olacaktır. Bu nedenle eğer tüy dökümünden şikayetçiyseniz mamanızı değiştirmeli ve daha kaliteli bir mama kullanmalısınız. Mamanız ölçekli olmalı ve veteriner hekiminizin tavsiye ettiği miktarlarda mama vermelisiniz. Hekiminizin tavsiye etmediği veya izin vermediği hiç bir şeyi hayvanınıza yedirmemelisiniz. Sadece hekiminizin söyleyeceği ölçek miktarında mama vermeniz ve/veya bunun yanında hekiminizin tavsiye ettiği vitamin-maya tabletlerinden kullanmanız yeterli olacaktır. Bu şekilde kaliteli, ölçekli ve doğru bir mama ve vitamin-destek (eğer önerildiyse) kullanırsanız tüy dökümünü %20 azaltabilirsiniz.
2- Doğru Bakım, Eğitim ve Ortam : Yukarıda tüy dökülmesindeki en önemli etkenlerden birinin de stres olduğunu belirtmiştik. Köpeğinizi beslediğiniz ortamın stresten uzak bir ortam olmasına, temiz, sağlıklı ve ona güven verecek bir yer olmasına özen göstermelisiniz. Çok tozlu ortamlarda da tüy dökülmesinde artış olması normaldir. Yine hayvanınızın eğitimine özen göstermelisiniz. Eğitilmiş bir hayvan her zaman daha özgüvenli olacak ve daha az streslenecektir. Bu da tüy dökülmesinin azalmasını sağlayacaktır. Mamasını doğru zamanlarında vermek, suyunu sürekli taze tutmaya çalışmak, ortamının temiz olmasına dikkat etmek, gerektiği kadar gezdirmek, stresten uzak tutmak, gerekmedikçe kızmamak, korkutmamak vb. tüy dökümünü azaltmak için olumlu etkenlerdir. Bunlara dikkat ettiğinizde tüy dökülmesini %20 oranında azaltabilirsiniz.
3- Doğru Tarama ve Yıkama : Nasıl ki kendimiz için en doğru şampuanı almaya çalışıyorsak, hayvanımız için de ona uygun kaliteli bir şampuan kullanmalıyız. Şampuanı hayvanımızın ırkına, yaşına ve hekiminizin önerisine göre doğru şekilde seçmelisiniz. Ek olarak bilinenin aksine, hayvanı sık sık yıkamak doğru değildir. Örneğin bir alman kurdunun kendine özel bir kokusu vardır. Bu, alışık veya bilgili olmayan bazı alman kurdu sahipleri tarafından, köpeğim kokuyor olarak algılanıp, sık sık köpeklerini yıkamalarına neden olmaktadır. Köpeğinizi çok sık yıkarsanız, onun tüy sağlığını bozarsınız. Çünkü derinin belirli bir yağlanma düzeni vardır ve tüy sağlığı açısından bu yağlanma ve nem oranının korunması gerekir. Bu nedenle hayvanınızı sık sık yıkamayınız. Örneğin yetişkin bir alman kurdunu 2 ayda bir bile yıkasanız yeterli olabilecektir. (Yavru alman kurtlarının aşıları bitmeden yıkanmaması gerektiğini lütfen unutmayınız.) Yıkama için doğru şampuanı seçtiğinizden emin olunuz ve yıkama prosedürlerine uyunuz. Bu prosedürleri veteriner hekiminizden öğrenebilirsiniz.
Üçüncü maddenin bir diğer önemli alt başlığı da taramadır. Her hayvan taranmaya ihtiyaç duyar. Doğada yaşayan hayvanlar bunu doğal yollarla, ağaçlara, kayalara vb. sürtünerek, birbirlerini yalayarak vs. sağlarlar. Ancak bunu köpeğinize sizin yapmanız gerekir. Bu nedenle kaliteli ve köpeğinize uygun bir evcil hayvan tarağın veterinerinizden edinmeli ve haftada en az 1 kez alman kurdunuzu taramalısınız. (Kediler çok daha sık taranabilirler. Çok tüy döken hayvanlar da haftada 3 kez vs. taranabilir.) Bu taramalar için normal bir evcil hayvan tarağı yeterli olurken, yoğun tüy dökme durumlarında özel tüy toplayıcı taraklar da kullanılabilir. Bunu da veteriner hekiminizden veya pet shoplardan temin edebilir ve yoğun tüy dökümü zamanlarında normal taramaya ek olarak bu tüy alıcı taraklarla da tarama yapabilirsiniz. (Bu tüy alıcı tarakları -furminatör vb.- kullanırken lütfen dikkatli olunuz ve kullanım talimatlarını iyice okuyarak, bunlara uyunuz. Yanlış kullanımda köpeğinizin derisine ciddi zararlar verebilirsiniz..) Tarama, köpeğinizin zayıflamış tüylerini daha dökülmeden toplar, deriye masaj yaparak kan dolaşımını hızlandırır ve derinin ölü kıllardan kurtularak nefes almasını sağlar. Bu şekilde kalan tüyler çok daha sağlıklı ve parlak olacaktır. Özellikle sürekli taranan bir hayvan ile taranmayan bir hayvanı, başka herşeyi aynı olsa dahi yan yana getirdiğinizde, taranan hayvanın, taranmayana göre iki kat daha fazla tüy döktüğünü ve çok daha sağlıksız göründüğünü görebilirsiniz. Doğru şampuan kullanımı ve tarama ile tüy dökümünü %20 azaltabilirsiniz.
4- Doğru ve Zamanında Aşılama, İlaç Kullanımı : Son olarak dikkat etmeniz gereken konu, doğru zamanda ve aksatmadan veteriner hekimi ziyaretlerinizi gerçekleştirmek, aşılamalarını ve özellikle paraziter ilaçlama ve tedavilerini aksatmamanızdır. Çünkü tüy dökümünün en büyük nedenlerinden biri de parazittir. Dış parazitler köepğinizin deri sağlığını önemli ölçüde bozacaktır. (Pire, kene vb.) Bununla birlikte uyuz vb. bir durumda da veteriner hekiminizin kesin müdahalesi gerekecektir ki bunu kesinlikle önemsemelisiniz. Aynı zamanda iç parazitler de (Bağırsak kurdu, asgarit, solucan, tenya vb.) köpeğinizin yediği besinlerden alması gereken vitamin ve mineralleri yeterince alamamasına neden olacak ve köpeğinizin tüy sağlınının bozulmasına neden olacaktır. Tüm bunları birleştirdiğinizde, rutin aralıklarla veteriner hekiminizi ziyaret etmenin önemi daha fazla ortaya çıkacaktır. Hekim ziyaretlerini aksatmazsanız ve gerekli tedavi, paraziter ilaçlama ve aşılamaları zamanında yaptırısanız tüy dökülmesini %20 oranında azaltabilirsiniz.
Bu 4 maddenin ışığında görülüyorki herşeyi doğru ve olması gerektiği şekilde yaparsanız köpeğinizin tüy dökülmesini %80 oranında azaltabilirsiniz. 100 tüy döküyorsa bu 20 ye düşecektir. Yukarıda bahsettiğimiz dönemlerde bunları yapıyor olsanız bile %40 - %50 ye kadar geçici yükselmeler görülebilir ama yıllık ortalamanız en az %70 oranında düşmüş olacaktır. Bu hem sizin için, hem de köpeğinizin sağlığı için mükemmel bir artı olacaktır.
Ayrıca tüy dökülme nedenlerinin belirlenmesi için önemli birkaç sorunun cevaplanması gerekir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
  • Ne zamandan beri tüy dökülmeleri var ve ne kadar sürede arttı? 
  • Dökülmeler yaygın ya da belli bir bölgede mi ve simetrik mi?
  • Kaşıntı var mı, varsa ne şiddette ve belli bir bölgede mi?
  • Kaç yaşında ve cinsiyeti nedir?
  • Ne ile besleniyor ve diyetinde bir değişildik yapıldı mı?
  • Daha önce böyle bir problem oldu mu?
  • Tedavi etmek için herhangi bir yol denendi mi ve nasıl sonuç alındı?
  • Herhangi bir ilaç ya da ek besin maddesi kullanılıyor mu?
  • Beraber yaşadığı başka hayvan yada insanda da benzer bir sorun var mı?
  • Yaşamında strese neden olabilecek bir değişiklik gerçekleşti mi? (yolculuk, ev, sahip, yer değişikliği, eve yeni bir bebek veya misafir gelmesi gibi)
  • Yıkama veya koku amacıyla kozmetik ürün kullanılıyor mu?
Bu sorular, tüy dökülmesi sorununun altında yatan nedene yönelmekte kolaylık sağlar.

NORMAL TÜY DÖKÜLMELERİ

Mevsim değişimlerinde, özellikle yaz ve kış geçişlerinde bahar aylarında tüy değiştirmeler sebebiyle yoğun bir tüy dökülmesi ile karşılaşılır. Çünkü yazın bulunan tüyler, daha ince, narin ve yumuşak olmasına rağmen kış tüyleri hayvanlan korumak amacıyla daha kalın, sert ve koruyucudur. Bu durumda tüy dökülmeleri yoğunlaşır ve tüyler seyrekleşir. Tüylerin durumu ile beraber derinin de gözlenmesi önemlidir. Deride herhangi bir kaşıntı, kızanklık, yara, kabuklanma, kanama gibi anormal bir değişim var ise yalnızca mevsimsel olmayabilir. Yavru köpeklerde bebeklik tüylerinin dökülerek yerine yeni yetişkin tüylerini alma dönemi olan 4-6 aylıkken oluşan tüy dökülmeleri de normaldir. Stres, kedi ve köpeklerde ani ve yoğun bir tüy dökülmesi sebebi olabilir. Özellikle yolculuk esnası veya sonrasında, veteriner hekim muayenesi ve herhangi bir müdahale durumunda bir anda hızlı ve yoğun tüy dökülmeleri ile karşılaşılabilmektedir. Hamilelik ve emzirme dönemlerinde hormonal birtakım değişimler söz konusu olduğundan yaygın bir tüydökülmesi aniden görülebilir. Kedilerde preauricular alopesi, göz kulak arasındaki bölümde bazen tüylerde seyrelme olup azalmış gibi görünebilir, normaldir. Bu görünüm daha sonra kendiliğinden eski haline dönerek düzelmektedir. Bir de tamamen mekanik etkiler sebebiyle oluşan normal sayılabilecek tüy dökülmeleri vardır. Bunlar, tasmanın boyna sürtünmesi ile ya da dirseklerde özellikle iri ırklarda yattıkları yere sürtünmelerden kaynaklanan durumlardır. Sebepler ortadan kal-'dırıldığmda iyileşme gözlenecektir.Sürtünmeye bağlı herhangi bir yara,lezyon oluşumu var ise onların ayrıca tedavi edilmesi gerekmektedir.Enjeksiyon yapılan yerde de tüy dökülmeleri şekillenebilir. Bazı yağlı ilaçlar, kortikostreoidler ve bazı aşı uygulamaları sonrasında o enjeksiyon yerinde çıplak bir görünümde açılma ile kendini belli eder. Bölgede deri hafif kalınlaşmıştır. Genelde geri dönüşümü olmayan bir tüy dökülmesidir. Kalıcıdır ve spesifik bir tedavisi yoktur. İlaç ya da aşı uygulamaları sonrasında bu maddelere karşı gelişen alerjik renkli siyonlar nedeniyle deride bazen kızarıklık, yaralar, kaşıntı gelişebilir. Bu da deri sağlığını bozacağından ve kıl foliküllerini etkileyeceğinden dolayı tüy dökülmesi de gerçekleşir. Alerji durumunun çözülmesi ve normal deri sağlığının yerine gelmesiyle tüyler yeniden eski haline döner.

BESLENME KAYNAKLI TÜY DÖKÜLMELERİ

Beslenme yetersizliği ve diyetteki eksiklikler de tüy dökülmelerine neden olabilecek önemli bir faktördür. Tüy ve deri sağlığı için,bazı proteinler, vitaminler ve mineraller ile esansiyel yağ asitlerinin diyette yeterli miktarda bulunması gerekir. Bu, diyetteki besin maddelerinin miktarı ve niteliği ile ilgilidir. Ayrıca alınan besinlerin vücutta yeterli kullanımı önemlidir. Çünkü her ne kadar kaliteli ve dengeli besleniyorsa da, eğer herhangi bir sebeple vücut fonksiyonlarında bozukluk var ise vücuda alman besin maddeleri faydalı olamaz. Yani beslenme, hem diyetin yeterliliği ve kalitesi hem de hayvanın sağlık durumu ile ilgili bir durumdur.
Protein olarak sistin ve metionin kıl büyümesi için gereklidir. Protein yönünden kötü ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan tüy dökülmelerinde aynı zamanda tüyler kuru, kırılgan ve seyrek görünümlüdür. B vitaminleri, özellikle pantotenik asit (vit.B5) kıl büyümesi için önemlidir. Diğer B Vitaminleri niasin, kolin,inositol ve bir aminoasit olan histidin ile beraber deriyi dehidrasyondan korumada pozitif etkileri vardır. Kolin ve inositol,B grubu vitaminlere bağlı olsalar da asıl olarak vitamin değillerdir. Kolin vücutta karaciğerden sentezlenir fakat bazen gereksinim ölçüsünde üretilemeyeceğinden beslenmeyle alınması gereklidir. Biyotin (vit H), parlak tüyler ve sağlıklı deri için en aktif vitaminlerden biridir. Bazı yağ asidi sentezinde gereklidir. Çiğ yumurta akı,içersinde bulunan antibiyotin etkili bir madde nedeniyle biyotinin barsaklardan emilimine engel olur. Dolayısıyla sürekli yenilen çiğ yumurta nedeniyle kedi ve köpeklerde biyotin eksikliği oluşabilir. Bakır, kıl üretiminde önemlidir ve eksikliği incelmiş ve zayıf kıl örtüsüne neden olacaktır. Fakat bazı köpek ırklarında vücutta üretildiğinden dolayı fazlası toksik olabilir. Çinko, derinin bütünlüğü ve tüy kalitesi açısından önemli bir elementtir. Baklagil ve kalsiyumdan zengin gıdalarla fazla beslenme,çinkonun yeterince emilememesi dolayısıyla işlevini yapamamasına sebep olur. Eksikliğinde ‘çinko eksikliği dermatiti’ oluşur. Esansiyel yağ asitleri içinde kedi ve köpekler için en önemlileri, Omega 3 ve Omega 6‘dır.

Omega 3

alfa-Linoleik asit (LA)
Eikoza Pentaenoik Asit (EPA) DokozaHekzaenoik Asit-DHA
Omega 6
Linoleik asit (LA)
Arachidonik asit (AA)
Gama-linoleik asit (GLA)
Dihommo gamma linoleik asit (DGLA)

Köpekler, vücutlarında linoleik asitten arachidonik asiti sentezleyebilirler. Kediler ise köpekten farklı olarak bu esansiyel asidi sentezleyemediklerinden dolayı gıdalarla dışarıdan almak zorundadırlar. Bazı hastalık durumlarında belirli enzimler yağ asitlerini başka bir yağ asidine dönüştürebilirler ve bu sebeple yetersizliğine neden olabilir veya barsaklardan yeterince esansiyel yağ asidi emilimi mümkün olmayabilir. Bu durumlarda, hayvanlarda esansiyel olmayan yağ asitlerinin esansiyel hale gelmesi nedeniyle diyetle yüksek miktarlarda alınmaları gerekebilir. Fazla kilolu köpeklerde,yağ miktan düşük diyetlerle beslenmeleri sonucu yağ asidi yetersizlikleri ortaya çıkabilmektedir.Yağ asitleri birçok bitki ve balıkta farklı miktarlarda bulunurlar. Balık yağları EPA ve DPA için çok iyi bir kaynaktır. Diğer yağ asitleri bazı bitki ve tahıllarda yüksek oranda bulunur. Ayçiçek yağı ve yalancı safran yağı özellikle LA açısından zengindir.Balığa alerjisi olan hayvanlarda balıkyağı kullanımına dikkat edilerek başka bir kaynaktan yararlanılması yerinde olur.Petler için özel hazırlanmış profesyonel kuru mamalar gibi gıdalar Omega 3 ten daha fazla Ome-ga 6 içerir. Zaten son araştırmalara göre gıdalarda önerilen Omega 6’nın Omega 3’e oranı 10:1 veya 5:1 olmalıdır. A Vitamini eksikliği veya fazla miktarda alımı da tüy ve deri sağlığını etkiler. Özellikle fazla miktarda karaciğer ile beslenen kedilerde A Vitamini fazlalığına bağlı olarak deri ve tüylerde hastalık oluşabilir. Kedilerde buna bağlı nörodermatit şekilenebilir ve anksiyete ile beraber kendini belli eder.

HASTALIKLARDAN KAYNAKLANAN TÜY DÖKÜLMELERİ

Tüy dökülmeleri, bazı hastalıklarla da ilgili olabilir. Hemen hemen tüm deri hastalıkları potansiyel tüy dökülmesi sebebidir. Hastalıktan kaynaklanan tüy dökülmelerini normal tüy dökülmelerinden ayırt etmek gerekir. Parazitler, enfeksiyonlar.hormonal değişiklikler ve bozukluklar ya da alerjik nedenlerle oluşan bazı hastalık durumları söz konusudur.

DERMATİTİS 

Dermatitis en yaygın tüy dökülmesi sebeplerindendir. Tüy dökülmeleri ve deride tahrişe sebep olabilecek deri hastalığıdır. Birçok nedenden kaynaklanabilir. Alerjik, kontak veya atopik dermatit şeklinde görülebilir. Köpek veya kedi, bazı maddelere karşı hassasiyet gösterebilir. Antibiyotikler, madenler, kauçuk, yün, plastik, kimyasal madde ve boyalar, deodorantlar, pire, bazı gıdalar dermatit sebebi olabilir.Bir de ‘akral lick dermatiti gibi kaygı,endişe vb. psikolojik sebeplerle oluşabüecek dermatitler vardır ve tüy kaybına sebep olurlar.

SOLAR DERMATİT 

Güneşe fazla maruz kalmaktan kaynaklanır. En yaygın, Pit bull terrieri, Staffordshire terrier, Boxerler, Dalmaçyalı, Amerikan bulldog ve Whippet gibi kısa ve beyaz tüylü ırkları ve pigmentsiz ya da hafif pigmentli deriyi etkiler. Fakat herhangi bir köpek derisi de risk altındadır. Güneş hasarı, genellikle, kasık kanadı ve aksiller alanlar gibi pigmentsiz ince tüylü alanlarda ve dorsal burun üzerinde ortaya çıkar ancak sırt ve gövdede lateral ve lateral uzuvların yanı sıra diğer alanlarda da oluşabilir. Köpeklerde, lezyonlar daha kronik olarak güneşe maruz kalan tarafta daha kötü olabilir. Yaygın yama tarzında kızarıklık ve yaralar, tüy dökülmesi ve deride kalınlaşma ve şişme görülür.

PİRE VE PİRE ALERJİLERİ 

Pire ve pire alerjileri olan köpeklerde arka ayaklar, popo-but bölgesi, kuyruk, karın ve arka bacaklarda tüy dökülmeleri olma eğilimi vardır. Pireler ısırma esnasında deriye salya bulaştırırlar ve bu bazen alerjik reaksiyona sebep olabilir. Pirenin dışkısının ve yumurtasının görülmesiyle teşhis edilebilir ve tedavide enseden kolay uygulanan ve güvenilir spot-on damlalar asıl pire sorununu çözerken antihistaminik ilaçlarında kısa süreli kullanılması faydalı olabilir

UYUZ 
Uyuza sebep olan birkaç parazit mevcuttur. Bunlardan Demodeks ve Sarcoptes seabei en fazla rastlanan uyuz sebepleridir.Sarcoptes uyuz etkeni ölesiye kaşıntılı bir deri problemidir. Tüy dökülmeleri daha çok kulak, dirsek ve ayaklarda olmakla beraber kannda ve diğer alanlarda da vardır. Genelde yamalı bir tüy kaybına neden olur. Demodikosiz bulaşıcı olmayan bir uyuz tipidir. Deri kazıntısı ile tam olarak teşhis edilebilir.

CHEYLETİELLA

Cheyletiella ve bitler de deride kaşıntılı deri problemine yol açan parazitlerdir. Cheyletiella’ya ‘yürüyen kepek’ de denebilir. Yüksek oranda bulaşıcıdır ve kedilerde de köpeklerde de görülebilir. Daha çok sırt bölgesinde lezyonlarla belirti verir ve tüy dökülmesine neden olabilir. PİYODERMA bakteri ya da diğer enfeksiyon etkenleri sebebiyle oluşan deri enfeksiyonudur ve deride püstüller oluşmasına sebep olur. Aşırı miktarda bakterinin tüy foliküllerinde olması ile dairesel bölgesel tüy dökülmesi veya generalize aşırı bir tüy kaybına neden olabilir. Genelde altında yatan başka bir alerjik problem ya da enfeksiyon nedeniyle sekonder olarak oluşur. O nedenle piyoderma tedavi edilirken asıl altta yatan neden de tedavi edilirse lam anlamıyla başarıya ulaşılması daha kolay olur. Uzun süren bir tedavi süreci geçebilir. Kaşıntılı ya da kaşıııtısız olabilir. DERMATOPHYTOSİS kılın gövdesine de zarar veren deride oluşan mantar enfeksiyonudur. Trichophyton spp ve Microspo-rum spp.etkenlerinden kaynaklanabilir. Kaşıntılı ya da kaşıııtısız seyreden bir deri hastalığıdır. Ringworm diye de bilinir. Klinik belirtiler hastalığa neden olan

Köpeklerde Hipotroidizm

En sık görülen hormonal bir hastalıktır. Genellikle Troid bezinin normal fonksiyonunu yapmaması ile ortaya çıkar ve köpek hormona! dengesizlik nedeniyle zarar görmeye başlar. Tüy dökülmeleri görülür ve bunun dışında başka belirtiler de vardır; kuru ve kırılgan tüy yapısı, tekrarlayan bakteriye! ve mantar enfeksiyonları, letarji (uyku hali), yavaş kalp atımı, deri pigmentasyonunda bozukluklar ve şişmanlık. Kıllar kolay kopar, kulak enfeksiyonları da beraberinde gelişebilir. Traş sonrasında tüyler yavaş uzar. Genelde simetrik bir tüy kaybı şekillenir. Golden Retriever, Labrador Retriever, Doberman, Dashund, İrlanda Seter, Great dane ve İngiliz bullterrier ırklarında yatkınlık vardır.mantar türüne göre değişmektedir. Kedi ve köpeklerde Microsporum canis nedenli dermatofîtoz lezyonlan düzensiz olarak görülmektedir. Kısmen kıl dökülmelerine ve pulludan hafifçe kalkmış yuvarlak alanlara kadar değişen lezyonlara neden olmaktadırlar. Özellikle uzun tüylü ırklarda hastalık daha yaygındır ve asemptomatik olarak da seyredebildiği bildirilmiştir. Tric-hofiton nedenli dermatofitozlar ise, eritem ve kıl kaybı ile beraber kabuklanma gibi yangı lezyonlarına neden olan kabartılar ile seyretmektedir. Aynca arasıra tüylerin bulundukları ortama düşmeleri ile ortamdan bulaşmaya sebep olur. Görüntüde teşhis edilebilir veya mantar kültüm için kıl örnekleri taranır. İnsanlara da bulaşabilen bir mantar tipidir. Tedavisi 3 hafta ile 3ay arasında değişebilir. Koruma ve tedavi için kullanılan aşılan mevcuttur. Özellikle kedilerde çok yaygın görülebilen bir hastalıktır.

HORMONAL BOZUKLUKLAR 

Hormonal bozukluklar ve değişikliklerden kaynaklanan bazı hastalıklar nedeniyle de kedi ve köpeklerde tüy dökülmeleri görülebilir. Hormonal sebepli tüy dökülmeleri genelde simetriktir. Tüy büyümesini etkileyen önemli faktörlerden bir kısmı da hormonlardır. Bazı hormonlar tüy büyümesini uyarırken bazıları da geciktirir.
  •  Androjenler, kılların büyüme hızını artırır ve kalınlaştırır.
  •  Progesteron, kıl foliküllerinin dinlenme fazında büyüme hızının azalmasına neden olur.
  • Östrojenler, ince ve seyrek kıllar oluşmasına neden olur. Fazlalığında ve erkekte testis tümörlerinde deride problemlere yol açabilir. Dolayısıyla tüy sağlığı da bozulur.
  • Tiroksin, kıllarda büyümeyi başlatır, yeni kıl büyüme hızı ve oranını artırır. Troid hormonları eksikliğinde (hipotroi-dizm) genellikle sonuçta güçsüz tüyler ve zayıf bir tüy örtüsü oluşur.
  • Kortikosteroidler, yeni tüy çıkmasını durdurur, tüy büyümelerini geciktirir ve yavaşlatırlar. Bu nedenle kortikostreoid tedavileri tüy dökülmelerine veya kıllarda incelmeye neden olur.
  • Growth hormon yetersizliği, yetişkinlerde bebeklik tüyleri kalır ya da tamamen tüy dökülmesi ile sonuçlanır. Tüy dökülmeleri simetriktir.
  • İnsülin, normal tüylerin büyümesinden sorumludur. Bu yüzden diyabetik kedi ve köpeklerde insülin yetersizliğine bağlı tüy dökülmeleri görülebilir.

      CUSHİNG HASTALIĞI

Cushing hastalığında (Hiperadreno-kortisizm) da tüy dökülmesi görülür. Bu hastalık hormonal dengesizlikler nedeniyle oluşan ciddi bir hastalıktır. Böbreküstü bezinin normal fonksiyonunu yapmaması ve kortizol hormonu üretiminin artmasından kaynaklanır. Vücutta yüksek kortikostreoid varlığına sebep olan ya fazla üretimi ya da aşırı doz kortikostreoid kullanılması sonucunda oluşur. Köpeklerde sıklıkla, kedilerde ise nadiren görülen bir hastalıktır. Poodle, Dashund, Boston Terrier, Boxer ve Beagle ırklarında görülme riski yüksektir. Tüy dökülmeleri, simetrik olma eğilimindedir ve deri ince, hassas görünümdedir, kolay yaralanabilir.Bunlarla beraber halsizlik, su içme ve idrara çıkmada artış,şişman vücut gözlenir.

        OTOiMMUN DERİ HASTALIKLARI 

Vücudun bağışıklık sisteminde akut oluşan bozukluklardan deri etkilenir. Bu hastalıklar kaşmtılı ya da kaşmtısız olabilir. Tüm bunlarla beraber, tüy dökülmesi bazı ırklarda daha sık görülmektedir. Bulldog, Chihuahua, Chow Chow, Doberman, Husky, İrlanda Seter, Malamut, Yorkshire terrier ırklarının çoğu anksiyete sorunları eğilimindedir. Yalnız kalmaktan nefret ederler, hatta insanlardaki psikojenik kökenli ‘mevsimsel duygudurum bozukluğu’ na benzer belirtiler gösterirler. Kış mevsiminde ve Güneş’in belirgin olmadığı dönemlerde tüy dökülmeleri meydana gelir. Anksiyete sebebinin ortadan kaldırılması ve daha fazla ilgilenilmesi ile sorun çözülebilir. İyi bir fiziksel muayene ile deri ve tüy yapısının görünümünde özel dikkat çeken bir görünüm olup olmadığına bakılır. 

        Kedilerde Hipertroîdizm 

Kedilerde hipertroidizm sık görülmesine rağmen köpeklerde nadiren görülen bir hastalıktır. Troid bezinden gerekenden fazla miktarda troid hormonu salgılanmasından kaynaklanır. Tüy dökülmesine, tüylerin çekildiğinde yerinden kolay ayrılmasına, seborrhe ve deride yangılara sebep olur.




Arkadaşlar sözün kısası her zaman ama her zaman doğru ve kaliteli mama kullanın. Gerekliyse tüy sağlığı için ek vitamin-maya tabletlerinden kullanın. Ortamına ve temizliğine dikkat edin, tozlu ortamlardan uzak tutun. Doğru şampuan ile, doğru zaman aralıklarında yıkayın ve sık sık tarayın. Veteriner hekimi ziyaretlerinizi rutin olarak yapın ve parazit tedavilerinizi aksatmayın. Artık siz de parlak ve son derece sağlıklı tüyleri olan bir evlada sahip olabilirsiniz.

Unutmayınız; bir canlı beslemek büyük bir sorumluluk almaktır. Lütfen doğru şekilde bakamayacaksanız bir hayvan sahiplenmeyiniz. Onun da en az sizin kadar kaliteli bir yaşam hakettiğini unutmayınız. Bu hakettiği yaşamı ona veremiyorsanız, uzaktan sevmeniz daha doğru olacaktır. 


23 Haziran 2015 Salı

Köpeklerde hiperaktiflik (Hyperactivity in Dogs)

Köpeklerde hiperaktiflik


Bazı köpek sahipleri, köpeklerinin hiperaktif olmasından dolayı köpeğinin dikkatini çekmede ve onu eğitmekte zorlanırlar.
Run dog run!
   Hiperaktif köpekler, asla durmazlar, oradan oraya koşuşturup dururlar. Onları ne kadar sevsek de, onlarla beraber yaşamak gerçekten çok zordur.
Düşününce "acaba gerçekten hiperaktif köpek diye bir şey var mıdır?" Evet hiperaktif köpek diye bir şey var ama çok nadir görülen bir davranış bozukluğudur. Aslında hiperaktiflik bir sağlık sorunudur ve köpeklerde dışlanma sonucu ortaya çıkar. Köpeğinize hiperaktif demeniz için daha bir çok belirtiyi köpeğinizde görmeniz gerekir.
Bir çok köpek sahibi, hiperaktiflik ile aşırı hareketliliği karıştırırlar. Bazı köpeklerin hareketli olması normal bir şeydir. Sürü köpekleri ya da diğer çalışan köpek cinsleri için bu durum hiçte enterasan değildir. Bu köpekler her gün saatlerce koşarlar ama hala top oynamak isterler.
Çoğu köpeğin aşırı hareketli olmasının sebebi iyi davranışların ona öğretilmemiş olmasıdır yani iyi eğitilmemişlerdir. Bu tarz köpekler zıplarlar, havlarlar, koşuşturular ve bunların hepsi onları kontrol etmenizi zorlaştırır.

Köpeklerin Aşırı Hareketli Olmasının Sebepleri

Köpeğinizde hiperaktiflik görmenizin sebebi davranış bozukluğu da olabilir sağlık problemi de olabilir.
Hiperaktifliğin en çok görülen sebeplerinden biri, köpeğinize yeterli aktivite yaptırmamanızdır. Köpeğiniz eğer içindeki  enerjiyi rahat bir şekilde dışarı atamaz ise hareketli olduğu için onu suçlayamazsınız. Bu hareketlilik genelde atlama, kazma, havlama şeklinde açığa çıkar.
Bir başka sebep ise, eğitim eksiklidir. Hepimiz köpeklerimize yeterince ilgiyi gösteremediğimiz için suçluyuz. Eğer köpeğinize yeterince ilgi göstermiyorsanız ve sadece o yaramazlık yaptığında sizin ilginizi çekebiliyorsa, ben onun yerinde olsam sizin ilginizi çekebilmek için aynı şeyi yapardım. Demek istediğim sadece köpeğiniz havladığında ya da halıyı ısırdığında, etrafta deli gibi koşuşturduğunda onunla ilgileniyorsanız. Yaptıklarını yapmakta sonuna kadar haklı… Çünkü o zannediyor ki o sadece öyle davrandığında sizin ilginizi çekebiliyor. Siz de haklısınız, yoğun hayatınız içerisinde köpeğinize temel itaat eğitimi vermek zor olabilir. Ancak köpeğinizle daha rahat ve kolay yaşayabilmeniz için onu eğitmeniz gerekir.

Köpeklerde Hiperaktifliğin Tedavisi

Eğer köpeğizin hiperaktif olduğunu düşünüyorsanız, kesinlikle önce veterinerinize götürün. Size tavsiyem köpeğinizin yaptıklarını videoya çekin.Veterineriniz size ne yapmanız gerketiğini söyleyecektir. Hatta ilaç bile verebilir bazı durumlarda…
Köpeğinizin temel itaat eğitimini asla aksatmayın.
Ayrıca köpeğinizin mutlaka yeterince egzersiz yapmasını sağlayın. Açıkçası eğer çok hareketliyse onu bir güzel yorun ki eve girdiğinde sakin olsun.
Köpeğinizin sürekli hareketli ise onun hareket seviyesini sizin düşürmeniz gerekir. Bunun için zaman ve çaba sarf etmeniz gerekir. Ancak bu şekilde evdeki huzura yeniden kavuşabilirsiniz.

Köpeğinizin Dikkatini Nasıl Çekersiniz?

Evet köpeğiniz çok hareketli, tamam siz de onu eğitmek istiyorsunuz. Ama bir türlü dikkatini size vermiyor ki onu eğitesiniz dimi…
Dikkat eksikliği de davranış bozukluğudur. Ama korkmayın bütün davranış bozuklukları gibi dikkat eksikliği de eğitim ile ortadan kaldırılabilir.
Öncelikle köpeğinizin ilgisi sizin üzerinizde mi değil mi? Bunu nasıl anlarız ? Çok basit, insanlarla nasıl anlıyorsak köpeklerde de aynı; göz teması! Köpeğinize seslendiğinde eğer sizinle göz teması kuruyorsa sorun yok demektir. Eğer tam tersi ise biraz eğitime ihtiyaç var demektir.
Bütün eğitimlerde olduğu gibi önce daha az dikkat bozacak şeyin bulunduğu bir ortamda köpek eğitimine başlıyoruz. Daha sonra ona sevdiği bir mama ya da oyuncağı göstererek onun dikkatini çekiyoruz. Tasmasının bağlı olduğuna emin olun çünkü etrafta onu kovalamak istemezsiniz. Dikkatini çektiğimiz anda yani sizinle göz teması kurduğu anda “Evet” diyip hemen onu ödüllendiriyoruz. Zamanlamanız çok iyi olmalı… Bunu defalarca tekrarlıyoruz. Zaten büyük bir ihtimalle köpeğiniz gözlerini sizden ayıramayacaktır.